Haber7.com Özel Haber
Son günlerde sosyal medya üzerinden ve HDP kanadından bir algı operasyonu başlatıldı. Kürtlere şimdiye kadar haklarının AK Parti döneminde verildiği gerçeğini çarpıtmalarla karalamak isteyenlere Kürt aydınları ve kanaat önderleri tarihi cevaplar verdiler.
GÜNEYDOĞU KANAAT ÖNDERİ EYÜP SAĞCAN
“KÜRTLER HAK ETTİKLERİ HAKLARI AK PARTİ DÖNEMİNDE ALDI”
Türkiye AK Parti iktidarından sonra her alanda sessiz bir devrim gerçekleştirirken, siyasal, sosyal ve ekonomik alanlarda şimdiye kadar görülmemiş işlere imza attı. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın hiç kimsenin konuşamadığı yerde konuştu ve Kürtlerin şimdiye kadar verilmeyen tüm hakları verildi. Kürtler ilk kez Batı’da yaşayanlar kadar hizmet almaya başladılar. Batıya ne yapıldıysa Doğu ve Güneydoğu’ya da yapıldı. Kürtçe serbest bir dil haline geldi. Ekonomik kalkınma projeleri Doğu ve Güneydoğu’da çok iyi bir şekilde uygulandı. Teşvik alanları oluşturuldu. HDP’nin Kürtlerin elinden almak istediği hakları Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan verdi. Şimdi de aynı manipülasyonla, yalanla kendi seçmeni olarak gördükleri insanların gözlerinin içine baka baka yalan söylüyorlar. Ama Kürtler de artık HDP’nin bu yalanlarına ne inanıyorlar ne de ciddiye alıyorlar. Yerel seçimlerde Doğu ve Güneydoğu’da kaybettikleri belediyelere bakarak bunu en iyi şekilde görebilirsiniz.
MEMUR SEN GENEL BAŞKAN YARDIMCISI MEHMET EMİN ESEN
“2002’DEN SONRA KÜRTLER ASLİ UNSUR OLDU”
2002 yılından sonra Türkiye’de demokratikleşme adına çok büyük adımlar atıldı. Bu demokratikleşme ve özgürlükten en çok istifade eden kesim ise hem dindar kesim hem de Türkiye’de yaşayan Kürt kardeşlerimiz oldu. Çünkü, başörtüsü yasağı ve zulmü, imam-hatiplerin önündeki kat sayı engeli AK Parti döneminde aşıldı. 2002 yılından önce Türkiye, faili meçhullerin olduğu, Kürtçe konuşmanın dahi yasaklandığı bir dönemden artık Kürtçe okullarda öğretilebiliyor, Kürdoloji bölümleri açıldı. Temel hak ve hürriyetler anlamında bu kesimler artık özgür.
Kürtler de tıpkı diğer vatandaşlar gibi Türkiye’nin yaşayan asli unsuru oldular. Hiçbir zaman Kürt kimliklerinden dolayı ayrıma tabi tutulmadılar. Ve daha önceki dönemlerde yapılan işkenceler de bu dönemde kaldırıldı. Hem bölge insanı hem de Türkiye bu anlamda derin bir nefes aldı.
PROF. DR. İDRİS KARDAŞ
16 yıldır AK Parti iktidarı Kürtler için hiçbir şey yapmamış diyorlar. Şuanda ittifak içerisinde oldukları, Kürt kimliğini yok sayan, her türlü zulmü uygulayan, Kürt dilini yasaklayan, Diyarbakır zindanlarında işkenceler yapan, her darbede en fazla Kürtleri mağdur eden CHP. Bunun üzerine yürürlerse, kusura bakmasınlar, bir şey elde edemezler. AK Parti bir şey yaptı ya da yapmadı diye savunmaya geçmeye bile gerek yok.Bu hükümetin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın Kürtler için yaptıkları ortada. CHP ne yaptı? Daha doğrusu CHP bırakın Kürtler için bir şeyler yapmayı, bugün terörün bu kadar büyümesinin, Kürt kimliğinin yok sayılmasının, insanların çocukları ile Kürtçe konuşmasının yasaklanmasının, Dersim’in, tamamının altında CHP var. Tamamının altında onun zihniyeti, onların yönettiği bürokrasi var.
Dolayısıyla, AK Parti zaten son 16 yılda sessiz devrim yaptı. Hiçbir şey yapmasa bile Kürt kimliğinin eşitlenmesini sağladı. Bu çok büyük bir nimet. Somut adımlar zaten var. İnsanların ana dilinde konuşması serbest. Bakın ne kadar ilkel bir şeyden bahsediyoruz. CHP zihniyetinin 90 yıldır ortaya koyduğu baskıyla, insanların çocuklarıyla konuşmalarından köy isimlerine kadar bunların tamamı bu zihniyetin, Kemalist yapının sonucudur. Bunların hepsinin aslına dönmesini sağlayan, çocuklarınıza istediğiniz gibi konuşmasını sağlayan, bunların hepsini yapan AK Parti. Bugün Kürtlerin hak ve özgürlükler hakkındaki taleplerinin çok minimuma indiğini görürüz. Gerisi siyaset. Siyaseten ortada bir şey var ama Kürtlerin bireysel hak ve özgürlük, kolektif hak ve özgürlük talepleri yok çünkü yapılmamış bir şey kalmadı. Anadilde eğitim gibi konular konusunda da pek çok çalışma yapıldı. Eğitim konusu genel olarak problemli yoksa zihniyet olarak AK Parti’nin karşı olduğu bir durum değil. Hiçbir şey yapmadıysa da vicdanen bu işi konuşarak çözebilir miyiz dedi masaya koydu. PKK ise, ABD’yi, İsrail’i arkasına alarak başka masaya gitti. Şimdi daha ne yapsın?
Hiç unutmuyorum, CHP sayesinde meclise girdiler, orada Kürtler ile ilgili bir şeyler söylediler. Leyla Zana vesaire kovuldu. Ertesi gün, Erdal İnönü Cumhuriyet gazetesine manşetti; “Bunlar bizden değil” diye açıklama yapmış. Hemen anında satar bunlar.
AĞRI BELEDİYE BAŞKANI SAVCI SAYAN
Dün HDP Diyarbakır milletvekili, Dirayet Dilan Taşdemir bana bir iftira attı, tabelaları değiştiriyormuşum diye. Bende “ispatlamazsan namertsin” dedim. Geldiğim günden beri tabelalar ile bir işim olmamıştır, onlar zaten Karayollarına ait. Oradaki tabelalar esnafın isteği üzerine İran’dan gelen turistleri çekmek için Farsçadır. Daha önce HDP orada belediye başkanlığı yapıp, hiçbir şeye dokunmamıştır.
Burada istismar siyaseti yapıyorlar. Bizim İstanbul’a geldiğimizi ve büyük bir coşkuyla karşılandığımızı gördüklerinde, Ağrı’daki akıbeti İstanbul’da da yaşayacaklarını anladıkları andan itibaren, trol hesaplarla daha sonra da milletvekilleriyle yalan söyleyerek bu işin içine dahil oldular.
Kürtler tarihinin en rahat dönemini AK Parti döneminde yaşamışlardır. Dolayısıyla AK Parti ile birlikte Kürtler özgürlük anlamında büyük bir ivme kazanmıştır. Şimdi, Diyarbakır’da cezaevinde kendi oğluyla 3 saat boyunca tek bir kelime Türkçe bilmediği için konuşamayan annenin dilini özgürleştiren Recep Tayyip Erdoğan’ın Kürtlere baskısı söz konusu olabilir mi? HDP bunu sizden bizden daha iyi biliyor. Ama kendi tabanını kaybettiğinden, korktuğundan bunları yapıyor. Bu durum bize şunu gösteriyor; Tayyip Erdoğan’a karşı birleşmiş tüm kadrolar tek bir merkez tarafından yönetiliyor. Bakın CHP’nin ve HDP’nin yapmış olduğu algı ve yalanlar, farklı ağızlardan gelse bile aynı yerden çıktığı besbelli. Dolayısıyla bunların amacı seçim kazanmak vesaire değil. Huzurlu bir Türkiye istemedikleri için dış güçlerin yapmış oldukları siyasi mühendislikle görevlerini yerine getiriyorlar. Ama Kürtler uyandı. Nasıl ki Ağrı’da, Şırnak’da, Güney Doğu’da HDP’nin %50 belediyesine dur dediyse, İstanbul’da da dur diyecekler. Bu yüzden bunlar panikledi. Ondan dolayı Binali Yıldırım’a oylar gitmesin diye, sahte hesaplarla, yalanlarla, sanki AK Parti Kürtlere karşıymış, sanki AK Parti 17 yıldır Kürtlere hiçbir şeyvermemiş gibi propaganda yapıyorlar.
AK Parti’nin 17 yılda Kürtlere neler yaptığını ben katıldığım televizyon programlarında fotoblog şeklinde göstermiştim. Bu sebeple bunlar panikledi. Ama paniklemenin bir faydası olmayacak. Ben 4-5 gündür İstanbul’dayım, buradaki Kürtler ile görüşüyorum. Her seferinde, “Yeter artık, biz bıktık. 40 yıldır kan, gözyaşı. Ne istiyorlar bizden?” diyorlar. Burada sıkıntı, aslında onların kandırdığı kitleler, AK Parti iktidara geldiğinde 8-10 yaşında olan insanlar. Bunlar, 1993’te Meral Akşener’in İçişleri Bakanı olduğu dönemdeki faili meçhulleri bilmiyorlar, işkenceleri hatırlamıyorlar. Mesela Kürtlere “Siz MHP ile AK Parti’nin beraber hareket etmesinden rahatsız oluyor musunuz?” diye soruyorum, bazıları evet diyor. O zaman diyorum ki “Ama HDP, İyi Parti ve CHP ile beraber hareket ediyor. Peki Meral Akşener ile Bahçeli aday olsa kime oy vereceksiniz?” O zaman “Meral Akşener’e güvenmiyoruz, biz Bahçeli’ye oy vereceğiz” diyorlar. O zaman siz Bahçeli ile hareket edenlere kızacağınıza Meral Akşener ile hareket edenlere kızın.
Toparlamak gerekirse açık ve net biçimde paniklediler. Çünkü İstanbul tabanı artık onları dinlemiyor, PKK baskı kuramıyor, bunlar da bu yüzden bu algılarla bir alan yaratmaya çalışıyorlar. Ama Allah’ın izniyle, daha 10 gün var, biz bu alanı daraltacağız. Biz bu yola baş koyduk, Kürt insanını bunlardan kurtaracağız. Bağımsız, demokratik ve özgür Türkiye’de hepimiz birlikte, kardeşçe, 781 bin kilometreye, ay yıldızlı bayrağa, ezana, Kuran’a sahip çıkarak yaşayacağız. Eğer bedel ödenmesi gerekiyorsa, bedel ödemeye de hazırız. Yeter ki çocuklarımız kurtulsun. Yeter ki artık bu kan ve gözyaşı dursun.
AŞİRET LİDERİ MEHMET TİMURAĞAOĞLU
Güneş nasıl balçıkla sıvanmaz, bu insanlar da bunu söyleyince bir şey olmaz. 2002’den sonra AK Parti, gerçekten bu ülkenin sosyal devlet yapısına dönmesini sağladı. Yetmezmiş gibi Kürtlere verilen tüm hakları, kanunları o verdi. AK Parti’nin döneminde hem televizyonun Kürtçeleşmesi, hem mahkemelerde Kürtçe’nin dil olarak kabul edilmesi vardır. Öneri yapmış, hangi şartlarda kabul edilmiş, kimler karşı gelmiş belli. Hem CHP hem HDP ret oyu kullanmışlar. Kimileri meclisten çıkıp boykot ettiler, kimileri ret oyu kullandılar. Aslında bu utançlarından dolayı toplumun içine çıkamamaları lazım. Hani yüzle sen reddettin, hangi yüzle oy istiyorsun? Onların gözüne sokmak lazım bunu. Sezai Temelli, utanmadan, geçen seçim sürecinde “vadedilmiş topraklar” dedi. Utanmadınız mı? Vadedilmiş toprak, Yahudilerin topraklarıdır. Burası Yahudilerin toprağı öyle mi? Utanmadınız mı?
Buna rağmen, bu güneşi görmelerine rağmen hala yalana ve iftiraya sarılıyorsa, hala insanları manipüle edip yanlış ifade etmeye çalışıyorsa artık 21. yüzyıldayız insanlarımızın da bunu görmesi lazım, kör olmaması lazım. 17 yıl içinde meclisten geçen kanunların hepsi tek tek devrim oldu. Bu gerçeği, elimizi vicdanımıza koyup kabul etmemiz lazım. Türkiye’de çığır açtığını, Türkiye’nin dünya nezdinde sosyal devlete dönüşmesini sağladığını hepimiz görebiliyoruz. Artık bu sessiz devrimi hala görmek istemiyorlarsa, kusura bakmasınlar bu insanlarımızı aldatmanın anlamı olmaz. AK Parti’nin son 17 yıldır meclisteki çoğunluğuyla özellikle kültür, insan hakları ile ilgili çıkardığı kanunları göz önünde bulundurduğumuzda Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlık döneminde çıkardığı bu kanunlar ile dünyada Kürtlere verilmeyen hakları verdiğini görüyoruz. Bunu görmemek ayrı, görmek istememek ayrı konudur.
Kamuoyu yatırımların artması, işkencenin kaldırılması, Kürtçe televizyonun oluşturulması AK Parti dönemindedir. İstanbul’da çıkacak sonuçtan korkunca hile hurdaya başvurdukları açık ve nettir. Yasal olarak çıkarılan kanunları tek tek inceledim. Bu iddiayı öne sürenlere bunlar tek tek ibraz edilebilir. Yetmezmiş gibi Sayın Cumhurbaşkanımız çözüm sürecini başlatarak önlerine bir yol açtı. Fakat bunlar hepsini kötüye kullandı, bizim önümüze ‘çukur siyaseti’ ile geldiler, mahallelerimizi silahlarla doldurdular.
Bugün gelinen noktaya bakarsak, ABD’nin rezilliklerini pazarlıyor. ABD için silah altına giriyorlar. Adamlar resmen bu kadar yıl mücadele ettikleri kapitalizm için silah altına girdiler. Artık onların hiçbir zaman Kürtler konusunda bir şey öne sürme hakları yoktur. Sadece yalan ve iftiralar ile gittikleri yere kadar giderler. Allah bize akıl ve izan versin. İnsanlarımızın bu yalanlara kanmasını engellesin.
Bu ülke hepimizin, paylaşamadığımız nedir? Amerika Irak’a girdi demokrasi adı altında hala çıktı. Yetmezmiş gibi Suriye’ye girdi orayı parçaladı. Bizim akrabalarımız kaçtı. Kimileri Mesut Barzani’nin yanına gitti, kimileri ise Türkiye’ye geldi. Kimden kaçtılar? ABD için silahlanan Kürtlerden kaçtılar. Bunları artık görmek lazım. Bunların yalanlarını yaymamak lazım. Sosyal medyada pireyi deve yapmamak lazım. PKK, ABD güdümünde, onun için çalışan, onun için silahlanan, Kürt gençlerini ölüme sevk eden bir örgüttür. Ülkeyi kaosa sürüklemek için her yolu deniyorlar. Belki Batı’da yalanları biraz inandırıcıdır. Ama bizim bölgemizde artık inanan yok. Bu bir dalga olarak buradan başladı, Batı’ya da yayılacak. Tüm Kürtler yalan ve iftiralara inanmayacak duruma gelecekler.
Bunlar İstanbul’da da rezil olacaklar. İyilerin yüzü suyu hürmetine, dünyadaki mazlum ve mağdur insanların birleşme ve kenetleşme ümidi olacağız. Zalime karşı durabilmek en büyük cihat, nimettir. Bugün ki küresel Amerika en büyük zalimdir. Bizde buna karşı duracağız.