Eren, “Eğer üstyapı/bina inşaatı işlerinde istisnai bir uygulama kaçınılmaz olarak değerlendirilmişse, bu kapsamda TOKİ’nin yanı sıra üniversiteler, hastaneler gibi kamu kurumlarının 4734 sayılı Kanun kapsamında veya haricinde ihale ettikleri işler için geçerli olacak şekilde bir düzenleme yapılması adil ve doğru bir uygulama olacaktır. Her halükârda bir tasfiye hakkı ihtiyacı hayatidir” dedi.
Türkiye’nin en köklü sivil toplum örgütlerinden Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB), ekonomi çevreleri ve sektör tarafından ilgiyle takip edilen İnşaat Sektörü Analizi Raporu’nun Ocak 2022 sayısını yayınladı. “Yeni Yıl, Bildik Endişeler: Salgın Belirsizliği ve Yüksek Enflasyon” başlığı ile yayınlanan analizde, küresel ve ulusal ekonominin yanı sıra inşaat sektöründe geçtiğimiz çeyrek döneme ilişkin veriler kapsamlı biçimde değerlendirildi.
Ekonominin genelinde 200’ün üzerinde alt sektöre yarattığı taleple öne çıkan inşaat sektörünün, 2021 yılının ilk yarısında oldukça sınırlı da olsa büyüdüğü belirtilen raporda, üçüncü çeyrek dönemde, yeniden ve keskin biçimde daralma yaşandığı hatırlatıldı. İstihdam potansiyeliyle de öne çıkan inşaat sektöründeki mevcut tablonun, Türkiye ekonomisinde sürdürülebilir büyüme hedefine ulaşılması açısından kritik mesajlar içerdiği vurgulanan raporda, finansal zorluklarla birlikte sektörde kısa vadeli öngörülerin dahi oldukça zorlaştığına dikkat çekilirken, özellikle kamunun yatırım programlarının bu çerçevede yol gösterici olmasına ihtiyaç duyulduğu anlatıldı.
Sektörün GSYH içindeki payı ise %4,9’a geriledi
Son 20 yılın büyük kısmında GSYH büyüme eğrisi ile önemli ölçüde paralellik izleyen inşaat sektöründe bu seyri bozan daralma sürecinin 2018 yılının üçüncü çeyreğinde başladığı belirtilen raporda, şu ifadelere yer verildi: “Salgın yılı 2020’de %5,5 oranında küçülen sektör, 2021 yılının ilk yarısında ise çeyrek dönemler itibarıyla sırasıyla %3,1 ve %3,3 oranında sınırlı bir biçimde büyümüştür. Temmuz – Eylül 2021 döneminde %6,7’lik ani bir daralma yaşayan sektörde, yılın geri kalanı için beklentiler iyimser olamamakta ve 2020 yılının son çeyreğinde yaşanan %15’lik daralmanın baz etkisi nedeniyle görünümü destekleyebileceği düşünülmektedir. Yılın üçüncü çeyreği itibarıyla sektörün GSYH içindeki payı ise %4,9’a gerilemiştir. Sektörde ‘reel’ biçimde büyümeye dönüş için inşaat yatırımlarında canlanmaya ve öngörülemez düzeyde artan girdi maliyetlerinin yarattığı sorunun çözümüne ihtiyaç duyulmaktadır. İnşaat yatırımlarında 2021 yılının ikinci çeyrek döneminde moral olan artış, sonraki çeyrekte yerini -%9,6 oranıyla gerilemeye bırakmıştır.”
Kanun teklifi hayal kırıklığı yarattı
Maliyet artışlarıyla ağırlaşan yük nedeniyle önümüzdeki dönemde kamunun altyapı ve üstyapı projelerinde ciddi aksamalar olacağı savunulan raporda, konut alanında da zaten yüksek olan fiyatların daha da artmasıyla ihtiyaç sahiplerine ekonomik konut sunumunun mümkün olamayacağının bir süredir dile getirildiği hatırlatıldı. TMB tarafından, kamu projelerindeki artan maliyet artışlarının hükümet tarafından ilave fiyat farkı ödenmesi suretiyle giderilmesi amacıyla bir girişim başlatıldığına değinilen raporda, “Kamu projelerinde işveren kamu kurumları tarafından yüklenici firmalara ilave fiyat farkı ödenmesi ve şartsız tasfiye /devir hakkı tanınması talebine ilişkin olarak, TMB tarafından hazırlanan düzenleme taslağı Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Kamu İhale Kurumu’na sunulmuştur. Geçen süre zarfında sektörün sorunları kamu yetkililerince anlayışla karşılansa da henüz çözüm için bir adım atılmamıştır. Buna karşın Hazine ve Maliye Bakanlığında bir Fiyat Farkı Kararnamesi üzerine çalışıldığı bilgisi, Bakan Nurettin Nebati tarafından görev başına gelmesinin ardından kaydedilmiştir. Rapor yayıma hazırlanırken 4 Ocak 2022 tarihinde TBMM’ye sunulan ve firmalara sadece Temmuz 2021-Ocak 2022 dönemi için fiyat farkı ödemesi ile tasfiye yerine devri hakkı içeren kanun tasarısı ise yürürlüğe girmesi halinde beklentileri karşılamaktan uzak bulunmuş olup, sorunun çözümü için büyük bir beklenti içinde olan sektör üzerinde hayal kırıklığı yaratmıştır” ifadelerine yer verildi.
Eren: ‘TOKİ ihalelerine özel düzenleme doğru ve adil olmaz’
Fiyat farkı düzenlemesi için Meclis’te görüşmeler devam ederken TOKİ ihalelerine özel bir önerge sunulması dikkat çekti. Kamu projeleri yürüten müteahhitlerin uzun zamandır beklediği fiyat farkı düzenlemesinin görüşüldüğü TBMM Genel Kurulu’nda tasarı kapsamına sadece TOKİ ihalelerine özel bir düzenlemenin dahil edilmesi girişimine ilişkin olarak Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı M. Erdal Eren, “Üstyapı işlerinde ağırlıklı olarak kullanılan girdi malzemelerinde Mayıs 2020’den itibaren ortalama fiyat artışı %278 olmuştur. Bu nedenle eğer üstyapı/bina inşaatı işlerinde istisnai bir uygulama kaçınılmaz olarak değerlendirilmişse, bu kapsamda TOKİ’nin yanı sıra üniversiteler, hastaneler gibi kamu kurumlarının 4734 sayılı Kanun kapsamında veya haricinde ihale ettikleri işler için geçerli olacak şekilde bir düzenleme yapılması adil ve doğru bir uygulama olacaktır. Öte yandan, her halükarda bir tasfiye hakkı ihtiyacının hayati olduğunu da bir kez daha TBMM Genel Kurulunda yer alan tüm siyasi parti temsilcileri ve Sayın Cumhurbaşkanımızın dikkatlerine sunuyorum” dedi.
Türkiye Müteahhitler Birliği’nin 2021 yılını değerlendirdiği raporda sektöre ilişkin özetle şu tespitlere yer verildi:
YURTDIŞINDA 29,3 MİLYAR DOLARLIK İŞ ÜSTLENİLDİ: Ticaret Bakanlığı’nın verilerine göre; Türk müteahhitler, 2021 yılında 67 ülkede 384 projeyle 29,3 milyar ABD Dolarlık yeni iş hacmine ulaşmıştır. Böylece inşaat sektörünün ilk kez 1972 yılında Libya ile yurtdışı pazara açılmasından bu yana ulaştığı uluslararası proje portföyü büyüklüğü, 131 ülkede üstlenilen 11 bin 093 projeyle toplam 451,5 milyar ABD Doları olmuştur.
LİDER PAZAR YİNE RUSYA: 2021 yılında en fazla proje üstlenilen ilk 10 ülke sırasıyla; Rusya (11,2 milyar ABD Dolar), Irak (3,6 milyar ABD Dolar), Tanzanya (1,9 milyar ABD Doları), Ukrayna (1,6 milyar ABD Doları), Zambiya (1,4 milyar ABD Dolar), Kazakistan (944 milyon ABD Doları), Güney Sudan (926 milyon ABD Doları) Türkmenistan (916 milyon ABD Doları), Cezayir (846 milyon ABD Doları) ve Polonya (780 milyon ABD Doları) olmuştur.
ÜÇÜNCÜ PAZARLARDA İŞBİRLİĞİ FIRSATLARI VAR: Ortadoğu’da politik ilişkilerde başlayan ısınmanın sektöre olumlu yansımaları beklenmekte olup, BAE ile başta Irak olmak üzere üçüncü ülkelerde işbirliği tesisi konusu gündemdedir. Yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinde ilk 10 pazar arasında dünyanın ilgi odağı Sahra-altı Afrika’dan Tanzanya, Zambiya dikkat çekmekte; Afrika’da ayrıca TMB tarafından Türk müteahhitlerin yerel pazar bilgisi ile başta Japonya olmak üzere Avusturya, İsveç, İsviçre gibi ülkelerin güçlü finansman imkanlarını bir araya getirme yönünde çalışmalar sürdürülmektedir.
100 BİN TÜRK İŞÇİ HEDEFİ İÇİN ÇALIŞMA YÜRÜTÜLÜYOR: Yurtdışı projelerde istihdam edilen ve yaklaşık 35 bin olarak ifade edilen Türk işgücü sayısının, daha önce olduğu üzere salgının ardından 100 bine çıkarılması amaçlanmaktadır. Bu doğrultuda TMB, yurtdışında istihdam edilen işgücüne yönelik gelir vergisi muafiyeti konusunda bir öneriyi Hazine ve Maliye Bakanlığı ile paylaşmıştır. İşçilerin, işveren firmalar aleyhine açtığı ve temelinde işin yurtdışında yapılması nedeniyle iş sözleşmelerinin yabancılık unsuru taşıması ve iş sözleşmeleri kapsamında ise Adalet Bakanlığı ile çalışılan ülke mevzuatının dikkate alınması yönünde bir içtihat geliştirilmesinin en doğru ve etkin çözüm olacağı hususunda mutabık kalınmıştır.
İŞ MODELLERİNDE DEĞİŞİM GEREKİYOR: Yüksek teknoloji kullanımına ihtiyaç ve buna ek olarak, sektör için iş modellerinde bir değişim gerekliliği mevcuttur. Yeni projelerde dijitalleşme, sürdürülebilirlik, yeşil bina ve döngüsel ekonomi gibi konular şartnamelerde yer almaya başlamıştır. Üreticiler ve hizmet sağlayıcılar tarafından AB standartlarına uygun şekilde karbon salınımının hesaplanması ve akredite kuruluşlar tarafından doğrulama raporlarının temin edilmesini sağlayacak bir sistemin oluşturulması önceliklidir. Emisyon Ticaret Sistemi’nin ülkemizde de bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir. Salgınla ertelenen büyük çaplı projelerin hayata geçirilmesi beklenen önümüzdeki dönemde, bu alandaki ilerlemeler Türk müteahhitliği markasının gücünün korunmasında büyük önem taşıyacaktır.
KONUT, YENİDEN YATIRIM ARACI OLARAK GÖRÜLMEYE BAŞLANDI: Konut alanında ihtiyaç sahibinden çok yatırımcı ilgisi dikkat çekerken sektör ile birlikte akılcı ve uzun vadeli stratejilerin geliştirilmesi ihtiyacı artmıştır. Olağanüstü bir dönemden geçişin ağırlıklı etkisiyle dengesizliklerin izlendiği piyasa koşullarında ülkede orta ve dar gelirli kesim için konut sahipliği zorlaşmaktadır. Bu kesim için konut piyasasında döviz kurundaki artış nedeniyle “bekle, gör” eğilimi izlenmekte, düşen alım gücünün öne çıktığı ve konut fiyatlarının maliyet artışlarının da etkisiyle alım kararları kaçınılmaz olarak ertelenmektedir. Özellikle ilk el satışları hareketlendirecek adımlar önem taşımaktadır.
YÜKSEK BORÇLULUK SÜRÜYOR: Finansal koşullardaki belirsizlikle birlikte sektörde hakediş ödemelerinde dikkat çeken uzun süreli gecikmeler ve artan vergi yüküyle de birlikte yüksek borçluluk sürmektedir. BDDK’nın verilerine göre (Kasım 2021 itibarıyla); inşaat sektöründe kullanılan nakdi kredi toplamı 435,4 milyar TL ve takipteki kredi oranı %7’dir.
STOPAJ VE KDV TEVKİFAT ORANLARI ESKİ DÜZEYLERİNE ÇEKİLMELİ: Sektörde yatırımların artması ve devam eden işlere yeterli ödenek sağlanması ihtiyacı artmışsa da önümüzdeki dönemde yüksek finansman gereksinimi bulunan altyapı projelerinin seyri açısından piyasa koşulları riskli bulunmaktadır. Küresel likidite koşullarında önümüzdeki dönem için öngörülen daralmalar, jeopolitik risklerdeki artış eğilimi, döviz kurlarının yüksek seyri ve faiz tarafındaki gelişmeler inşaat yatırımları üzerindeki risk unsurlarını arttırmaktadır. Bu kapsamda kamu yatırım programında bir önceliklendirme yapılarak, daha fazla ekonomik ve sosyal katma değer yaratacak projelerin bir an önce hayata geçirilmesine yönelik bir çalışma yapılmasında yarar görülmektedir. Ayrıca inşaat/taahhüt sektörünün içinden geçmekte olduğu zor dönemin şartları ve yüksek finansman maliyetleri dikkate alınmalı; yükseltilmiş olan stopaj ve KDV tevkifat oranları eski düzeylerine çekilmelidir.